Dönüş Sonrası Sevinç: 1915 Ruhu! | Zeynep Canseza Celep | Hikâye Atlası

ZEYNEP CANSEZA CELEP[1]
DÖNÜŞ SONRASI SEVİNÇ: 1915 RUHU!
Pat pat pat! Her şey çok güzel gidiyordu. Sabah arkadaşlarım ile top oynamak için mahalleye inmiştim. Kardeşim Yusuf da peşimden gelmişti. Arkadaşlarımla buluştuk. İlk önce takımları kurduk daha sonra yoldan bulduğumuz taşlar ile kale çizgilerini belirledik. Tam iki tane gol atmıştım, çok da yorulmuştuk. Akşam ezanı okununca, herkes evlerine dağıldı. Ben de kardeşimi koluma takıp hem mutlu hem de yorgun bir şekilde evimin yolunu tuttum. Günüm ne kadar güzel gitmiş olsa da içimde sebebini bilmediğim bir huzursuzluk vardı. Halbuki neşem çok da yerindeydi. Yol boyu anlam veremediğim duygular ile savaştım. Eve vardığımızda kapıyı buruk gülümsemesi ile annem açtı, kardeşimi kucakladı ve odasına götürdü. Daha sonra beni ve abimi oturma odasındaki sedire oturttu ve başladı konuşmaya:
– Yavrularım, evlatlarım! Çanakkale şu an düşmanlarımız tarafından işgal altında ve biliyorsunuz ki babanız vatanseverliği ile ön plana çıkan, işini de en iyi şekilde yapmaya çalışan bir asker. Bu sabah cepheden aradılar, babanıza ihtiyaç varmış ve o da cepheye gitti. Ancak gönlünüz her zaman ferah olsun. Babanız nasıl gittiyse aynı şekilde geri dönecek. Unutmayın! “Çanakkale Geçilmez!”
Anamın gözleri dolmuştu, ona sarıldım, neden bilmem ama ağabeyim sanki hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı ve odasına geçti. Belki büyüklüktendir, güçlülüktendir diye geçirdim içimden. Üç kardeş aynı odada yatıyorduk, kardeşim çoktan uyumuştu bile. Ağabeyim de hemen uyuyacak gibi gözüküyordu. Yatağıma yattım. Çok yorgundum, bir o kadar da uykum vardı. Sağa sola kaç kere döndüm saymadım, sayamadım. Ancak kafamdaki düşünceler uyumama izin vermiyordu. Ya babam geri dönmezse ya savaş buraya kadar gelir, anneme kardeşlerime zarar verirse, ya vatanımız elden giderse… Birden annemin sözleri zihnimde yankılandı: “Unutma! Çanakkale Geçilmez! Baban nasıl gittiyse öyle de geri dönecek. Gönlünü ferah tut!” O gece hep uykum bölünmüştü. Aradan günler, haftalar geçti ve işte o gün sabah gözümü açtığımda ağabeyim de uyanmıştı. Pek de neşeli uyanmamıştım. Zaten babam cephedeyken nasıl neşeli uyanabilirdim ki… Ağabeyim yanıma oturdu. Bana hep “Küçüğüm” diye seslenirdi. O günde küçüğüm diye söze girdi.
-Küçüğüm, Mehmetçiğim, canım kardeşim, biliyorum aklın çok karışık ve huzursuzsun. Ağabeyciğim, Çanakkale Savaşı milletimizin cesareti, vatanseverliği ve daha nice güzel özellikleri sayesinde kazanılacak. Biliyorum, babam için kaygılısın ama inan bana cephedeki tüm askerler aynı durumda ve aynı babam gibi sağ salim yuvalarına dönecekler. Bizim yapmamız gereken milletimiz için çok önemli olan bu savaşın zaferle sonuçlanacağına canı gönülden inanmaktır. Aynı anamın dediği gibi: “Çanakkale Geçilmez!” Ağabeyimin, bu konuşması beni gerçekten rahatlatmıştı. İnanmam gerekiyordu. İnanmak inanmak inanmak… Aradan günler, haftalar, hatta aylar geçti. Bu esnada babamdan bize, az da olsa mektuplar geliyordu. Her mektubunda sağ olduğunu ve huzursuz olmamamız gerektiğini mutlaka belirtiyordu.
Yıl 1915! Artık babamın yokluğuna az da olsa alışmıştım. Biraz hava almak istedim. Ufak adımlarımla bahçeye çıktım, o kadar dalmışım ki eve kimin girdiğini fark etmemiştim bile. Yüzüme rüzgâr vuruyordu. Bu yüzden biraz üşümüştüm. Artık eve girme vakti gelmişti. Kapıyı tıklattığımda bir de ne göreyim karşımda babam duruyordu. Çanakkale Deniz Savaşı zafer ile sonuçlanmıştı. Babamın kucağına atladım. Çok özlemiştim. Onun her yeri yara bere içindeydi ama olsun sağ salim karşımda duruyordu ya o yeterli bana. İstemsizce gözyaşlarıma boğulmuştum. Ancak bu sefer üzüntüden değil mutluluktandı bu damlalar. Herkes çok mutluydu. Çanakkale Savaşı’nın ne kadar önemli olduğunu o gün anlamıştım. Sokaktaki gazeteciler: “Yazıyor, yazıyor. Çanakkale Savaşı’nı kazandığımız yazıyor.” diye bağırıyorlardı. Herkes çok huzurluydu. Ben de dâhil kardeşim Yusuf, ağabeyim Mustafa, annem Havva, babam ve ben Mehmet artık hepimiz çok mutluyduk. İşte o gün gerçek mutluluğun, para veya futbol olmadığını, gerçek mutluluğun sağlık ve huzur olduğunu anlamıştım ve eminim ki herkes bunun farkına vardı.
Unutmayalım, unutturmayalım:
Çanakkale Geçilmez!
[1] 7/D Karasu İmam Hatip Ortaokulu