Enflasyonun yüzde 30’un altına inmesini bekliyoruz

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonun yıl sonunda yüzde 30’un altına gerilemesini beklediklerini söyledi.
A Para kanalında konuşan Bakan Şimşek “Enflasyon düşüyor, düşüş devam edecek, bu konuda kararlıyız, tabii ki kolay değil ama asıl olan kararlılık ve devamlılıktır.” dedi.
Bakan Şimşek’in açıklamaları şöyle;
“Programın hedefi finansal piyasalarda istikrarsızlığa engel olmak, bunu sağladık, şimdi dezenflasyonun başlaması ve dayanıklılığın güçlendirmesi evresine geçtik. Dış şoklara rağmen programı rayında tuttuk. Enflasyonun yıl sonunda yüzde 30’un altına inmesini bekliyoruz.
Dünyadaki başarılı uygulamalarda enflasyon ile mücadele 3,4 yıl alıyor, biz daha ikinci evresindeyiz, daha 3.yılına bile girmedik, bu programdaki gidişat uluslararası başarılı uygulamalara paraleldir. Türkiye 90 milyar doları deprem bölgesinin yeniden inşası ve vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının giderilmesi için harcadı. Bütçe açığı enflasyonisttir, dezenflasyonist değildir, bu açıkları piyasada borçla yöneterek enflasyonun rayından çıkmasını engelledik.
Manşet enflasyonu geçen yıl Ağustos’ta yaklaşık yüzde 50 üzerindeydi, bu sene yüzde 33 civarında, manşet rakam detayları yansıtmıyor, temel mal enflasyonu yüzde 20 altına düştü. Gıdada yüzde 30’un altına inen enflasyon kuraklık, don, bölgede savaş, Trump’ın ticaret savaşlarıyla yeniden yükseldi.
Hizmet enflasyonu kira ve eğitim gibi bazı kalemlerden dolayı yüksek. Bütün bunlara rağmen manşet enflasyonun yüzde 30’un altına düşeceğine inanıyoruz, yüzde 20’nin altını hedefliyoruz.
Hanelerin yüzde 90’ı özel eğitim enflasyonundan etkilenmiyor, aslında enflasyonda hissedilebilir bir düşüş içerisindeyiz, fiyatların, etiketlerin eskisi kadar yenilenmediğini herkes biliyor. Don, kuraklık işlenmemiş gıda fiyatlarını etkiliyor. Program hiçbir zaman bir düzlükte gitmez, inişleri-çıkışları olacak programın, şoklara karşı önemli olan verdiğimiz tepkidir.
Deprem ile birlikte 2023’te bütçe açığımız yüzde 5 üzerine çıktı, bu yüksek rakam, tedbir aldık, almasaydık daha yüksek olacaktı, yüzde 4,7 civarına indirdik, bu sene hedefimiz iddialıydı yüzde 3,1, büyük ihtimalle yüzde 3,6 ile bitireceğiz.
Program öncesi 10 yıllık dönemde ortalama sapma yüzde 9,1, geçen sene 100 TL’lik bütçe karşılığı 96,7 TL harcadık, yüzde 3,3 aşağı yönlü baskıladık, bu sene de en az yüzde 1’in üzerinde aşağıda kalacağız. Faiz harcamalarında bir artış var, ana sebebi deprem nedeniyle büyük açık vermemiz, bunu borçlanmamız, bunu kontrol altına aldık, faizin payını 2026 sonrası dönemde indirmeye başlayacağız.
Cari açık Türkiye’nin önemli dengesizliklerinden biri, Ak Parti dönemine bakıldığında cari açığın milli gelire oranı yüzde 3,7, altın hariç yüzde 3,2’dir, geçen yıl altın hariç cari fazla verdik, net altın ithalatı dahil yüzde 0,8, yani yüzde 1 altında açık verdi, bu sene hedef yüzde 2’nin altında yüzde 1,5 civarında açık ile kapatacağız.
Cari açığı endişe kaynağı olmaktan çıkardık, önümüzdeki üç yıl altın hariç yüzde 0,5 altında olacak.
Dış finansmana erişimde sorun yok, 100 dolar ödediklerinde 163 dolar bulabiliyorlar, ihtiyaçtan yüzde 63 daha fazla kaynak buluyor. Türkiye’nin şu anda ne dış finansmana erişiminde ne de rezerv yeterliliğinde sorun var.
Konkordato konusu çok konuşuluyor, biz de rakamları yakından takip ediyoruz. Programdan sonra konkordato yapan firma sayısı 3 bin 850, bunun ekonomideki karşılığı, bu firmaların reel sektör içindeki payı yüzde 0,73, ihracattaki payı yüzde 0,7, istihdamdaki payı yüzde 0,58 , toplam nakdi kredilerdeki payı yüzde 0,96. Dolayısıyla konkordato müessesini suistimal ettiğine dair şikayetler geliyor, ortak çalışma grubu ile nasıl engelleriz diye bakıyoruz, ticari alacaklar daha iyi korunabilir mi? bu hususa da inceliyoruz.”