Anadolu’da İslamcılığın Evreleri – Düşünce

Osmanlı Dönemi İslamcılık
Bu dönem İslamcılığı da ikiye ayırabiliriz. Sultan Abdülhamid İslamcılığı. Ki bu İslamcılık ittihadı islam kavramsallaşmasının da İslamcılığa tekabül ettiği kategoridir. Diğeri ise Abdülhamid’e muhalefet eden İslamcılardan teşekkül eden İslamcılıktır. Elmalılı Hamdi, Said Nursi, Said Halim Paşa bu İslamcılara örnek verilebilir. Bu dönem İslamcılığın karakteristik özellikleri, Osmanlıyı kurtarmak ve Batı dünyasına karşı savunmacı yönelimler göstermektir.
Sultan Abdülhamid’in siyasi olarak İslam birliğinin bir doktrin olarak savunusu dönemin bir kısım İslamcıları tarafından savunulmuş ve geliştirilmeye çalışılmıştır. Bir kısım alim ve münevver tarafından fikir akımı olarak sahiplenilen İslamcılık ise daha çok Batı dünyasının gelişimi karşısında geri kalan müslüman toplumunun geri kalma sebepleri ve çözümleri üzerinde durmuşlardır. Eğitim ve yönetim modeli en çok üzerinde durulan konular olmuştur.
Bu dönemde İslamcı münevver ve alimler şu sorulara cevap aramış, çözüm önerileri ortaya koymak için makale ve kitaplar kaleme almışlardır. Müslümanlar neden gelişmeyip geriliyor? İslam birliği nasıl kurulabilir? Müslümanların kalkınması için Batı örnek alınabilir mi? Bilim ve akıl din ile çelişir mi?
Dönemin öne çıkan İslamcıları; Said Halim Paşa, Mehmet Akif, Filibeli Ahmet Hilmi, İsmail Fenni Ertuğrul, Said Nursi, Mizancı Murad, Şemsettin Günaltay, Mahmud Esad Efendi bu dönemde öne çıkan bazı isimlerdir.
Cumhuriyet Dönemi İslamcılık
Osmanlının yıkılması ve Cumhuriyetin ilan edilmesi ile birlikte dönemin şartlarından kaynaklı olarak İslamcılık var fakat görünmeyen bir pozisyon almıştır. Toplumun her anlamda değiştirilip dönüştürülmesi projelerinin zor kullanarak uygulandığı bu dönemde İslamcılar tepkisel refleksler göstermişse de genel olarak İslamcılığın güçsüz-zayıf olduğu bir dönemdir.
1.Meclisin feshedilip 2.Meclisin kurulması ile birlikte Cumhuriyetin ilk kadroları laik, milliyetçi ve dine mesafeli bir anlayış ile hareket ettiler. Bu dönemde İslamcı anlayış ve dindarlık resmî ideoloji tarafından cezalandırıldı. Bu dönemde görülen ağır baskılara karşı geliştirilen çözüm önerisi halkın din ile irtibatını devam ettirmesi için çalışma ve imanı ayakta tutma amacına yönelik çalışmalardır.
İslamcılık, Anadolu’da bu dönemde yaklaşık çeyrek asırlık bir fetret dönemi yaşamıştır. Bu dönemde İslamcılık teori üretme ve yöntem ortaya koyma zemini bulamamıştır. Bu dönemde daha çok varlık mücadelesi verilmiştir.
Çok Partili Dönem İslamcılık
1950 yılından sonra kendisini göstermeye başlayan İslamcılar bu dönemde, dönemin şartları neticesinde milliyetçi ve mukaddesatçı tonların ağır bastığı bir dönemdir. İslamcıların edebiyat, siyaset ve eğitimde açıkça görünmeye başladıkları dönemdir.
Menderes hükümetinin iş başına gelmesi ile birlikte dönemin İslamcıları kısıtlı bir nefes almışlardır. Bu dönem Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Said Nursi gibi isimler öne çıkan isimlerdir. Bu dönem özgün bir İslamcılıktan ziyade milliyetçi anlayış ile iç içe geçmiş bir İslamcılık söz konusudur. Necip Fazıl’ın Büyük Doğu fikriyatı ve Anadolu sosyalizminin temsilcisi diyebileceğimiz Nurettin Topçu’nun Hareket dergisi merkezli yazılarına baktığımızda bunu açıkça görürüz.
Tercümeler Dönemi İslamcılık
Genel olarak altmışlı yılların sonları yetmişli yılların başlarında daha çok Mısır ve Pakistan merkezli kitapların tercüme edilmeye başlanması ile teşekkül eden dönemdir. İslamcılığın milliyetçi ve mukaddesatçı çizgiden koptuğu dönem olarak öne çıkar.
Bugün kullandığımız anlamıyla İslamcılığın ilk dönemi olarak ifade edebileceğimiz bu dönem Anadolu İslamcılığında büyük bir kırılma noktasıdır. Anadolu dışındaki coğrafyalarda üretilmiş olan İslami fikirlerin tercüme yolu ile Anadolu’ya taşınması yayınevlerinin İslami kitapları tercüme etmeye başlaması ile olmuştur.
Bu dönemde kitapları Türkçeye tercüme edilen bazı düşünürler şunlardır: Seyyid Kutub, Mevdudi, Muhammed Kutup, Hasan El Benna, Muhammed Ebu Zehra, Muhammed İkbal, Murtaza Mutahhari, Humeyni, Abdulkerim Zeydan, Mustafa Sıbai, Abdulkadir Udeh, Ebul Hasan el-Nedvi ve Meryem Cemile, Takiyuddin Nebhani, Fethi Yeken, Said Havva, Ali Şeriati.
Bu islam düşünürlerinden Pakistanlı düşünür Mevdudi, özellikle modern zamanda İslam’ın devlet görüşü üzerinde fikirler yürütmüş, yazdığı eserler bütün dünyada ses getirmiştir. Türkçeye tercüme edilen ilk kitabı “Kelime-i Şehadet” adıyla 1957 yılında Yıldız matbaasında basılmıştır. Kitabın mütercimi Hüseyin Atay’dır.
Kitaplarının tercüme edilmesi ile bu döneme damgasını vuran düşünürlerden biri de Mısırlı düşünür Seyyid Kutub‘tur. Modern zamanda bir İslam toplumunun nasıl teşekkül etmesi gerektiği üzerinde yoğunlaşan Kutub’un Türkçeye tercüme edilen ilk kitabı “İslam’da Sosyal Adalet” adıyla 1962 yılında Cağaloğlu yayıncılık tarafından basılmıştır.
Tercüme kitapların etkisi bir sonraki dönem olan özgün ve bağımsız dönem İslamcılığı döneminde de etkisini devam ettirmiştir.
Bu dönem İslamcıların parti ve gençlik teşkilatları kurdukları dönemdir aynı zamanda. Milli Görüş Hareketi, İskenderpaşa cemaati şeyhi Mehmet Zahid Kotku’nun teşviki ile Necmettin Erbakan öncülüğünde ilk parti olan Milli Nizam Partisini kurmuştur. Bu dönemde Milli Türk Talebe Birliği ve Akıncılar gibi teşkilatlanmalar dönemin İslamcılığına büyük etki etmiştir.
Özgün Ve Bağımsız Dönem İslamcılık
12 Eylül darbesinden sonra farklı tabela ve dergi isimleri ile teşkilatlanan İslamcıların kendilerini İslamcı olarak tanımlayıp, sistemle uzlaşmayan, sağcılık ve milliyetçilikten beri olduğunu sert şekilde ifade eden, İran devriminin de etkisi ile devrimci söylemi öne çıkardığı, doksanlı yıllarda iyice ivme kazandığı, 28 Şubat darbesine kadar devam eden dönem diyebiliriz.
İslamcılığın bütün farklı tonlarıyla farklı isimler altında en fazla teşkilatlandığı ve bugünün İslamcılığının fikir ve düşünce olarak köklerini temsil ettiği dönemdir. Bu dönemde teşkilatlanan grupların kurucu liderleri ekseriyetle MTTB ve Akıncılar kökenli liderlerdir.
Afgan cihadı ve İran devriminin etkisi ile İslamcılığın büyük bir ivme kazandığı ve kitleselleştiği dönemdir. Bu dönemde İslamcıların en büyük sorunu takip edilecek yöntem tartışmaları üzerinden ayrışmaları ve yan yana gelememeleridir. Bu dönem bütün İslamcı gruplar büyümüş ve kendi fikir-düşünce adamlarını yetiştirmeye başlamıştır.
Ak Parti Dönemi İslamcılık
28 Şubat darbesi ve sonrasında görülen baskı ve zulümler sürecinde teşkilat yapıları (genel olarak) dağılan ve daha çok başörtüsü eylemleri üzerinden varlık gösteren İslamcılar yaklaşık beş sene kadar bir fetret dönemi yaşadılar. Ak Parti’nin kurulması sürecinde İslamcıların bir kesimi dönemin psikolojik şartlarının da etkisi ile çıkış noktası olarak politik zemini tercih ettiler. Bu süreçte İslamcılar sivil toplum kuruluşları olmaya doğru bütünsel bir evrilme yaşadılar. Ak Parti iktidarının ilk beş senesinde de fetret süreci etkisini devam ettirdi. Sonrasında İslamcıların kahir ekserisi Ak Parti ile uyumlu bir şekilde varlığını devam ettirdi.
Bu dönemin devam ettiği bugünlerde İslamcılık varlığını kişi ve kurum bazlı devam ettirmekle birlikte bir inkıta süreci yaşamaktadır. Bir taraftan teorik ve pratik zeminde zayıflayan İslamcılık, diğer taraftan farklı tonlarıyla yeni temsilci kişi ve kurumlar ile büyümektedir. Bu dönemde ses getirecek şekilde kitleselleşme ihtimali zayıf olan İslamcılık, yaşanacak bir kırılma neticesinde başlayacak olan yeni dönemde ses getirecek şekilde varlığını ortaya koyacaktır.
Yazar: Ferhat ÖZBADEM –
Yayın Tarihi: 02.06.2025 09:00 –
Güncelleme Tarihi: 21.05.2025 14:17
Kaynak: Kitap Haber