Hedi Slimane’dan Celine’e Eleştiri

Moda dünyasında her sezon koleksiyonlar değişse de bazı yaratıcı diller uzun süre markaların üzerinde kalıyor. Bu da zaman zaman haklı tartışmaları beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz hafta sonu Hedi Slimane, Instagram hikayelerinde yaptığı açıklamayla Celine markasını hâlâ kendi görsel estetiğini kullanmakla eleştirdi. Slimane’ın bu sessiz ama güçlü uyarısı moda dünyasında bir tartışmayı uyandırdı.

Hedi Slimane Kreatif Direktörlüğünde Celine 2020 Kampanyası, Michael Rider Kreatif Direktörlüğünde Celine 2025 Kampanyası, 

Fotoğraflar: celine.com

Slimane 2024 Ekim ayında Celine’in kreatif direktörlüğünden ayrılmış ve yerini Michael Rider’a bırakmıştı. Ancak aradan neredeyse bir yıl geçmesine rağmen Celine’in kampanya görsellerinde hâlâ kendi yarattığı estetik dünyanın izlerini görmekten rahatsız olduğunu belirtti. Açıklamasında “Markadan ayrılırken Celine’in kendi özgün dilini yaratmasını umuyordum” diyen Slimane, bugün hâlâ benzer görsel kurgularla karşılaşmanın hayal kırıklığına yol açtığını dile getirdi. Özellikle Celine’in son kampanya görsellerinin, kendi dönemine ait siyah-beyaz kompozisyonlarla olan benzerliğine dikkat çekti.

 Hedi Slimane Kreatif Direktörlüğünde Celine, Sonbahar/Kış 2021, Launchmetrics Spotlight

Bu çıkış moda çevrelerinde tartışmaları da beraberinde getirdi. Bir kesim, Slimane’ın haklı olduğunu savunuyor: Markalardan sadece güçlü koleksiyonlar değil özgünlük de beklenmesi gerektiği belirtiliyor. Diğer tarafta ise Slimane’ın fotoğraf dilinin klasik siyah-beyaz estetiğin ötesine geçmediğini ve bu görsel yaklaşımın “kişisel bir imza” olarak yorumlanamayacağını söyleyenler de var. Ancak Slimane’ın geçmişi bu konuda ne kadar net bir duruşu olduğunu gösteriyor. 2020 yılında Paris’te görülen mahkemeler, Saint Laurent’ın, eski kreatif direktörleri Slimane’ın fotoğraflarını 100’den fazla kez izinsiz kullandığına hükmetmişti. O dönemden bu yana Slimane sadece bir kreatif direktör değil, aynı zamanda fotoğrafçı olarak da işlerinin telif hakkını korumakta ısrarcı.

Slimane’ın sahip olduğu vizyon ve estetik dünya, onunla birlikte markaya geliyor ve onunla birlikte gidiyor. Saint Laurent’da bunu gördük, Celine’de de benzeri yaşanıyor. Yine de sorulması gereken bir soru var: Markalar, bu estetikle ne kadar süre yaşamalı? Ve bu estetik, Slimane’a mı ait, yoksa artık markanın kolektif belleğine mi kazındı?

Hedi Slimane, Launchmetrics Spotlight

İlginç olan ise Michael Rider kreatif direktörlüğündeki Celine’in ilk koleksiyonunun Slimane döneminden stil olarak oldukça farklı oluşu. Daha pastel tonlar, daha yumuşak siluetler ve daha romantik bir hava hakimdi koleksiyona. Ancak görsel iletişim dili söz konusu olduğunda Slimane’ın “gölgesi” hâlâ hissediliyor. Aradan geçen yaklaşık bir yıllık süre Celine’in yeni kreatif direktörünün vizyonuyla görsel dünyasını değiştirmesi için yeterli olmamış belli ki. Fakat Michael Rider önderliğinde önümüzdeki zamanda bu değişimi göreceğimizi düşünüyorum. 

Slimane bir uyarıda bulunuyor gibi: “Bu estetik bana ait ve ben artık Celine’e ait değilim.” Siz ne düşünüyorsunuz, sizce Slimane bu tepkisinde haklı mı?

Başa dön tuşu