Medine Müdafasının Anlatı Nesneleri 2: HURMA ve KUM ESTETİĞİ – Düşünce

Gıda, Hafıza ve Söylem İnşası
Bu metin, Fahreddin Paşa’nın Medine müdafaası sürecinde askerlerine dağıttığı hurmalar üzerinden açlık, kutsallık, anlatı ve ideoloji ilişkisini göstermek amacıyla yazılmıştır. İsmail Bilgin’in romanı, Feridun Kandemir’in hatıratı ve Abdullah Yıldız’ın tarih anlatımı esas alınmıştır. Bu metinde, hurma tarihsel bir gıdanın ötesine geçerek bir anlatı nesnesi, bir sembolik jest, bir söylem başarısı olarak ele alınır.
Hurmanın Hafızası
Medine, hurmanın ana vatanıdır. Hurma, bu şehirde yetiştirilen, yenilen bir meyve olmaktan başka özelliklere sahiptir. Oradaki anlatının merkezi fenomenlerinden biridir. Hurma orada anlatılır, kutsanır ve yaşanır. Peygamberin şehri, hurmanın şehridir. Açlıkla sınanan asker için hurmanın biri geçici (doymak) diğeri kalıcı (hatıra) iki önemli işlevi olmuştur.
Fahreddin Paşa’nın dağıttığı hurmalar, asker için silah gibi mermi gibi lojistik bir destek malzemesi olmamıştır. Hurma bir anlatı jestidir. Hurma, burada gıda olmaktan çıkar ve sembol haline gelir. Hem geçmişin izini taşır hem bugünün direncini biçimlendirir.
Hurma Beyannamesi: Sessiz Söylem
Çekirge beyannamesi komutanın bir emridir hurma dağıtımı ise bir armağan. Emir bir zorunluluğun dışavurumu; armağan ise onun anlamı. Hurma, kutsal bir geçmişin izini taşır. Resûl-i Ekrem’in oruç açtığı ve hakkında pek çok söz söylediği meyve, şimdi askerin açlığını gidermektedir.
Bu, bir köprüdür. Hurma, geçmişle kurulan bir iman tünelidir. Paşanın burada yaptığı hurma dağıtmaktan ibaret değildir. O hurmayı bir anlatıya dönüştürür, hatırlatır ve kodlar. Fahreddin Paşa şehrin savunulması esnasında yaşanan kıtlık karşısında başka çözümler de üretmiştir. Kıtlık insanlardan başka hayvanlar için de gerçekleşiyordu. Yem temin etmek de neredeyse imkansızdı. Paşa, askerin yediği hurmaların çekirdeklerini atmamasını, bu çekirdeklerin hayvanlara yem olarak verileceğine dair bir beyanname yayımlamıştı. Hatta askerini buna teşvik etmek için getirilen keseler içinde teslim edilen hurma çekirdeğine karşılık belli bir ücret, istihkak verdiriyordu.
Hurma Alegorisi: Tatlılığın İdeolojisi
Hurma, bu anlatıda bir teselli motifidir. Hurmanın tadındaki yoğunluk yaşanan bütün acının üstünü örtme potansiyelindedir. Hurma sadakat simgesi olur. Paşa’nın kendi elleriyle dağıttığı hurma, komutanla asker arasında geniş bir duygusal bağ kurmuştur. Bu duygusal bağ bir kutsallık aktarımıdır. Hurma, peygamberin izinden paşaya gelen bir armağandır. O meyveyi yemek, doymak için değildir sadece, peygamberin yolunun izini de sürmektir. Bir zaman ve iman kapsülüdür. Hurma, geçmişin tadını o güne taşıma cehdi olan bir estetik nesnedir artık. Kum deryasının ortasında parlayan bir tatlılık, çölün odağında görülen bir anlatı mücevheridir.
Performans Olarak Dağıtım
Fahreddin Paşa’nın hurma dağıtımı ve çekirdeklerini toplama ameliyesinin lojistik bir çözüm gibi karşılandığını gördük. Bu büyük bir bühtan ve eksik algılamadır. Paşanın aksiyonu bir söylem performansıdır. Açlık karşısında çözülmeye başlayan askerin yeniden odaklanması gerekmektedir ve paşa hurmayla yeniden kodlama yapar.
Yapılan bu işlem nereden bakarsanız bakın bir moral mühendisliğidir. Çünkü hurma, mideye hitap etmenin fersah fersah ötesinde bir gerçekliktir. Manevi yönü ve peygamber izi takip edildiğinde önce ruha hitap ettiği görülür. Tatlılık, enerjinin yanında anlam da taşır. Paşa burada hem komutan hem anlatıcıdır, hem dağıtır hem biçimlendirir.
Bedenin Kodlanması
Askerin bedeni açlığın pençesinde dağılmış durumdayken, hurmayla yeniden biçimlenir. Tatlılık, yaşanan bütün acıların üstünü örter çünkü söylem bedene nüfuz etmiştir. Hurma, artık doymaya dönük bir gıda değil, bir ideoloji enjeksiyonudur.
Paşa, hurmayla askerine iki yükleme yapmaktadır. Önce enerji sonra anlam. Beden, tabii olandan fazlasına yönelir ve önce anlamı içine çeker. Tatlılık ise damakta takılmaz ve zihinde yer edinir.
Hurma ve Kum: Çölün İkiliği
Hurma, kum deryasının ortasında bir vaha işlevi gören mucizenin adıdır. Çekirge gibi hurma da çölün ürünü görünümünde ancak anlam eksenli bir değişimle çölün ruhu vasfını tevarüs ederler. Gerçekte olan ise şudur: çekirge tiksintiyle, hurma özlemle karşılanmıştır.
Bu ikilik, ideoloji açısından çelişik bir durumu gösterir: Çekirge mecburiyettir, hurma mirastır. Çekirge yenilir, hurma hatırlanır. Çekirge dini-hukuki gerekçelerle meşrulaştırılır, hurma kutsanır. İkisi de çöldendir, biri zorunluluğun estetiği, diğeri geleneksel kutsallığın tatlılığı ve anlamıdır.
Retorik ve Tatlılık
Hurma, burada bir yemek tarifi değildir. Anlatı onu bir estetik nesneye dönüştürme aracıdır. Hurmanın temel vasfı, yalnızca yeme odağından uzaktır. Hurma anlatılır, kutsanır ve estetize edilir.
Paşa, burada hem anlatıcı hem dağıtıcıdır. Hurma, anlatı nesneleri listesinin başındadır artık. Tatlılık, üretilen söylemin biçimi olur. Hurma, anlatının tadıdır.
Hurma Hafızaya Katkı
Hurma yemek, yalnızca doymakla ilgili olmaktan çıkmıştır. Bu etkinlik bütün hücrelere sirayet eden bir sızıyı taşımak, ortak bir geçmişe katılmaktır. Paşa’nın dağıttığı hurma, hem bedeni hem zihni biçimlendiren bir anlatı jestidir.
Hurma, burada çekirge gibi bir sınav değildir. Hurma bir ödüldür artık. Bir hatırlatma, bir kutsama, bir moral kaynağıdır.
En önemlisi de şudur: Bir hurma, doğru anlatılması şartına bağlı olarak bir milletin hafızasını besleyen oldukça kutsal bir fenomendir. Onu anlamak, onu anlatmak, onu kutsamayı bilmek gerek. Yemeyi de elbette.
Yazar: Ethem ERDOĞAN –
Yayın Tarihi: 26.08.2025 09:00 –
Güncelleme Tarihi: 25.08.2025 15:08
Kaynak: Kitap Haber