Özgür Özel, Memleket Partisi’ni baba ocağına davet etti; Muharrem İnce ne cevap verdi?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve partisini baba ocağı CHP’ye davet etti. “Bu zorlu süreçte, kişisel hırslarımızı değil ortak hayallerimizi düşünmek zorundayız; dargınlıkları bir kenara bırakıp, birliktelikleri, ortak iyiyi öne çıkarmalıyız” diyen Muharrem İnce de partisinin ilgili kurumlarıyla görüşerek Özel’i ziyaret edeceğini belirtti.
Öte yandan CHP lideri, İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin(DMM) İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkındaki iddialarıyla ilgili yalanlamasına da yanıt verdi. “Bazen doğruya ‘yalan’ diyorlar da ama bu sefer doğrulamışlar hakikaten” diyen Özel, “Ne söylediysek kelime kelime doğru, kelime kelime de itiraf ediyorlar zaten” diye konuştu. Özel, “O yüzden ben ‘Sert kayaya çarptın’ demiştim. Bundan sonra da o sert kayanın ne kadar sert olduğunu görecek. Bu kadar net söylüyorum” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’yi partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Özel’e CHP genel başkan yardımcıları Gamze Taşcıer, Ulaş Karasu ve Sevgi Kılıç da eşlik etti. Özel ve İnce ziyaretin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
CHP lideri Özel’den Memleket Partililer ve Muharrem İnce’ye “baba ocağına” davet
Görüşmenin ardından iki isim ortak basın toplantısı düzenledi. Özel, “Tüm siyasi parti ziyaretlerinin dışında Memleket Partisi’nin bir başka anlamı var bizim için. Biz Türkiye ittifakı diyoruz, baba ocağı diyoruz, herkesi baba ocağına davet ediyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tapusuna sahip bir baba ocağı varsa, ona en yakın parti Memleket Partililerdir ve Sayın Muharrem İnce’dir. Sayın Muharrem İnce’dir. Ben milletvekili olarak ilk geldiğim günden itibaren Sayın İnce ile çok özel bir ilişki ile, çok krizli günlerde parti içinde parti dışında birbirine bir kez kötü söz söylememiş bir ilişkimiz var. Bir siyasinin genel başkanına, bir siyasi partiye yapılacak davet veya çağrı o siyasi partinin kurumsal kimliğini incitmeyecek hassasiyette olması lazım. Onun için ben Sayın Muharrem İnce’ye CHP’nin baba evimizin en zor günlerinde nasıl görevler aldığını geçmişle ilgili, partimiz baraj altındayken il başkanı olarak nasıl görevler aldığını da hep bilirim, o günleri de biraz yad ederek, Sayın Muharrem İnce’yi ve Memleket Partisi’ndeki arkadaşlarımızı baba evine davet konusunda bir iki cümle de kurdum” ifadelerini kullandı.
Muharrem İnce: Dargınlıkları bir kenara bırakmalıyız
İnce de, “Ben de CHP’nin Genel Başkanı Özel ve ekibine nazik ziyaretleri için teşekkür ediyorum. Türkiye zor günlerden geçiyor. bir yanda Rusya-Ukrayna savaşı bir yanda İsrail-İran savaşı. insanlarımız geçinemiyor, gençlerimiz vize kuyruklarında. bu zor günlerde bir de iktidarın yargı sopası var CHP’nin üzerine salladığı. Seçilmişleri görevden alıp yerlerine atamalar var. Bu zorlu süreçte, kişisel hırslarımızı değil ortak hayallerimizi, ortak iyileri düşünmek zorundayız. Bu zor süreçte dargınlıkları bir kenara bırakıp, birliktelikleri, ortak iyiyi öne çıkarmalıyız. Bu sebeple bu ziyareti önemsiyorum. Önümüzdeki süreçte arkadaşlarımla, yetkili kurumlarımla bir toplantı yapacağız, onların da görüşlerini dinleyin Sayın Genel Başkanı ziyaret edeceğim” açıklamasında bulundu.
Özgür Özel: “Dezenformasyon Merkezi’nin yalanlama yapacağız derken, üç iddiayı da doğruladığını gördük”
Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özel, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin belediyelerin AKP’lilere araç tahsislerini savunmasının sorulması üzerine şunları söyledi:
“İlk kez Dezenformasyon Merkezi’nin yalanlama yapacağız derken, üç iddiayı da doğruladığını gördük. Bazen doğruya ‘yalan’ diyorlar da ama bu sefer doğrulamışlar hakikaten. Birincisi; biz geldik İstanbul Büyükşehir’i aldık 2019’da. 872 tane araç yoktu. Peşine düşünce bunlardan dün listesini gösterdim, 57 tanesi AK Parti’nin İstanbul İl Başkanlığı’nın emrinde çıktı. İlçe Başkanlıklarının, buradaki Genel Merkezlerinin, içlerinden bir tanesi de Akın Gürlek’in emrindeymiş. Bunu doğruluyorlar. Opel Insignia, çok pahalı, Opel’in en pahalı arabası. Diyor ki şimdi, ‘O dönemde terörle mücadeleyle uğraşıyordum da.’ Emsal mahkeme başkanlarına, emsal mahkemelerin her bir başkanına verilmiş mi? Bir tek kendine verilmiş. Diyor ‘Bugün bile kurumumuzun servis araçlarını İBB veriyor.’ Çok güzel. Demek ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi siz bize bu kadar düşmanlık yaparken bile, Ekrem Başkan’a bunları yaparken bile, ihtiyaca uygun, gücü nispetinde Adalet Bakanlığı’na ve adliyeye katkıda bulunuyor. Ama 2019’da biz geldiğimizde, lüks araç tahsislerini kaldırdık. Uğraştık uğraştık, zorla geriye verdi. O zaman emsalleri Renault Fluence’e binecek, sen Opel’in en pahalısına bineceksin. Neden? Çünkü o zaman seyyar giyotinsin, önüne gelenin başını vuruyorsun. Türkiye siyasi tarihinin en tartışmalı davalarının tamamında en olmadık kararları veriyorsun, altına da lüks makam aracı çekmişler.
TIKLAYIN – Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden açıklama: Özgür Özel’in Akın Gürlek’i hedef alması, itibarsızlaştırma çabasının ürünüdür
“Ne söylediysek kelime kelime doğru, kelime kelime de itiraf ediyorlar zaten”
Şimdi Akın Gürlek’e sorsunlar, aynı listede yer aldıklarından 2019 yılında. Bir siyasi partiye tahsis edilmiş 57 araç var. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak İBB’nin elindeki bu resmi evrakları isteyip, dönemin 2019’un İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na ve bu tahsisleri yapan ilçe belediyelerine, şirketlere işlem yapacak mı? Gözaltına alacak mı, tutuklayacak mı? Bir söylesin bakalım. Şunun binde birine belediye başkanı tutukluyorsun. Hem de kendisini aklamaya çalışırken itiraf etmiş. O listenin içinde o da var. Bak o listeye bak başka neler var. Şu kadarını söyleyeyim, o kadar açık net ki; dönün Sayın Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a sorun. Ona da Opel Insignia vermişler. Aynı araç. Akın Gürlek’i AK Parti’nin Genel Başkanvekili ile eş tutmuşlar, ikisine de vermişler. İkisi de yanlış. Ne partiye verilir ne seyyar giyotine verilir öyle lüks bir araç. Ama doğrulamışlar. Devamında evle ilgili diyor ki, ‘Rutin, her zaman yapılan, bütün herkese verilen gibi söylüyor bir uygulamamızdır.’ Boğaziçi öngörünüm içinde, ikinci derece koruma alanında, çivi çakmanın yasak olduğu yerde, İl Özel İdaresinden devir olmuş, o zamandan beri elde olan ve ‘Bu şekilde kullanılması doğru değil’ raporları olan yere ilave binalar yaptırarak, çivi çakamazsın, içine havuz yaptırarak bunu yapıyor. Bir de diyor ki ‘Lojman tahsisidir.’ Açıkça soruyorum; ne kadarlık bir harcama yapıldı oraya? Ben yapılan ödemeyi biliyorum. Ama devlet ne kadarını ödüyor, aradaki açık nereden ödeniyor? Hani o bir kadın tarif ediyor, ‘Havuz nasıl yapılacak’ diye. Hem de çok kötü davranarak üç işçiye. Hepsini biliyorum. İsim isim biliyorum. Kurşun geçirmez camları takan çocuklara neler ettiniz biliyorum. Onlar çağrılmayacak mı bir gün? Onlar tanık olmayacak mı bir gün? Devletin ödediğinin 30 katı tadilat bütçesi nereden fonlanıyor? Bunlara bakacağız. Hodri meydan. İster misin çıksın senin gibi yetkisiz bir yetkili memleketin başka yerinden bir başsavcı bu dosyayı incelemeye başlasın senin aleyhinde neler çıkacak Ne söylediysek doğru, ne söylediysek kelime kelime doğru. Kelime kelime de itiraf ediyorlar zaten. O yüzden ben ‘Sert kayaya çarptın’ demiştim. Bundan sonra da o sert kayanın ne kadar sert olduğunu görecek. Bu kadar net söylüyorum.