Tutuklanan Can Holding patronu Kemal Can’dan flaş ifade: Bir devlet büyüğümüzün yönlendirmesiyle…

Can Holding’e yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve ev hapsi şeklindeki adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılan Kenan Tekdağ’ın ifadesine ulaşıldı.
Tekdağ, savcılık sorgusunda Ciner Medya’nın Can Holding’e satışını, Ciner’in çatı oluşumu Park Holding’in hukuk başmüşaviri olması nedeniyle kendisinin yürüttüğünü ifade ettiği öğrenildi. Can Holding’i kamuoyunun bildiği kadarıyla tanıdığını ve holdingin binasına bir kez bile gitmediğini belirttiği ifade edilen Tekdağ’ın, satın alma sürecinde kaynağı belirsiz para kullanıldığı iddialarına ilişkin ise “Ben devre ilişkin paranın kaynağını bilmiyorum” dediği öğrenildi. Kenan Tekdağ, ifadesinde Kemal Can’ın Ciner Yayın Holding’i almak istediğini kendisine ilettiğini söylediği öğrenildi.
Tekdağ, satın alma işleminde aracı şirket olarak kullanıldığı belirtilen Doğal Yaşam İnşaat şirketiyle ilgili, “Benim yönetim kurulu başkanı olduğum Ciner Yayın Holding’in, hisselerinin sahibi olan Park Holding’den satın alan şirkettir. Bu işlemi satıcı taraf olan Park Holding’in hukuk başmüşaviri olarak ben yürüttüm” dediği belirtildi.
Savcılık ifadesinde satış işleminin toplamda 575 milyon dolara gerçekleştiğini aktardığı belirtilen Tekdağ’ın, “300 artı 50 milyon dolar peşin olarak ödendi ve ödeme tamamlanınca da hisseler devredildi. Kalan tutarın 50 milyon doları 31 Aralık tarihinde ödenecek. Geri kalan da satışın onaylandığı tarihten itibaren bir yıl sonraki vadede tahmini olarak 2026 yılının mayıs ya da haziran ayları gibi ödenecek.” dediği öğrenildi.
“EVRAKLAR REKABET KURUMUNA TESLİM EDİLDİ”
Tekdağ, satış işlemiyle ilgili tüm evrakların Rekabet Kurumuna teslim edildiğini, satışta peşin olarak ödenen 350 milyon doların alıcı tarafından satıcının banka hesabına ödendiğini, devir işlemine ilişkin tüm dekontları da gördüğünü söylediği belirtildi.
“CAN HOLDİNG BİNASINA GİTMİŞLİĞİM YOKTUR”
Tekdağ’ın ifadesinde, Can Holding’in herhangi bir şirketinde hissesi olmadığını, herhangi bir şirketinde yöneticilik yapmadığını söylediği öğrenildi. Tekdağ, “Ticari faaliyetlerini bilmem. Can Holding binasına gitmişliğim yoktur. Ben de bu holdingi ve ona bağlı şirketleri kamuoyunun bildiği kadarıyla bilirim” ifadelerini kullandığı belirtildi.
“2026’DA CİNER GRUBU’NA DÖNECEKTİM”
Tekdağ’ın, yeni yıl itibarıyla Park Holding’e (Ciner Grubu’na bağlı) geri dönmeyi düşündüğünü, bu durumu yakın çevresinin de bildiğini söylediği öğrenildi. Tekdağ, Kemal Can ile en son operasyondan önceki hafta holding binasında görüştüğünü belirttiği öğrenildi. Tekdağ’ın, ifadesinde, “Yapmış olduğumuz görüşme de ticari faaliyetlere ilişkin benim görüşlerimi, nasihatlarımı almak amacıyla Kemal’in gelmesinden ibarettir” dediği aktarıldı.
“BİLGİ ÜNİVERSİTESİ” ÖRNEĞİ
Tekdağ’ın “Can holding’in şirketleriyle doğrudan veya dolaylı bir ilgim olmamıştır. Genel kamuoyunun bildiği, bu grubun en büyük enerji dağıtım şirketlerinden birinin sahibi olduğudur. Üniversitede ve eğitim alanlarında resmi izinler doğrultusunda faaliyet göstermektedir. Aklama faaliyetlerine ilişkin bir ilgim veya bilgim bulunmamaktadır. Can Holding çok sayıda ihaleye katılmıştır. Can Holding ile iş yapmamak Türkiye’de iş yapmamak gibidir çünkü her alanda faaliyetleri mevcuttur” şeklinde ifade verdiği öğrenildi.
Bilgi Üniversitesi örneğini hatırlattığı öğrenilen Tekdağ’ın, Park Grubu olarak üniversiteye Santral kampüsünün yenilenmesi için 3,5 milyon dolar verdiklerini, daha sonra Can Holding’in üniversiteyi satın aldığını ve nezaket ziyaretinde bulunduklarını anlattığı belirtildi. Üniversite yönetiminin tamamen vakıf amaçları doğrultusunda hareket edeceklerini söylediğini aktardı.
Medya grubunun devri sürecinde Show TV’nin devredileceğine dair söylentiler çıktığını, ancak satışın gerçekleşmediğini ifade ettiği öğrenilen Tekdağ’ın, “Kemal Can, Ciner Yayın Holding’i almak istediğini bana iletti. Paranın kaynağını bilmiyorum. Büyük bir grup oldukları için bu tutarı karşılayabileceklerini düşündüm. Daha önceki ticari faaliyet ve ihalelerde verdikleri fiyatları göz önünde bulundurdum. Yasal mevzuat gereğince, bir malın alış satış işleminde, satıcının alıcının parasal kaynağını araştırma yükümlülüğü yoktur” dediği belirtildi.
KEMAL CAN: “BİR DEVLET BÜYÜĞÜ ARACI OLDU”
Can Holding’in patronu Kemal Can’ın ise verdiği ifadede, holding bünyesinde medya sektöründe faaliyet göstermediklerini, ancak geçmişte KRT TV’nin satın alınması için girişimde bulunduklarını ancak bu işten vazgeçtiklerini söylediği aktarıldı. Kemal Can’ın, ifadede, KRT TV satın alımında “bir devlet büyüğünün aracı olduğunu” söylediği belirtildi.
Geçtiğimiz yıl Ankara’daki Çayırhan Termik Santrali’nin ihalesi gündeme geldiğinde, santralin önceki sahibi Turgay Ciner’e nezaketen danışıldığını belirttiği öğrenilen Kemal Can’ın, bu süreçte devlet yetkililerinin de aracı olduğunu ifade ettiği aktarıldı. Ardından, Ciner’in Silopi’deki termik santrali ve medya grubunu satma teklifinin gündeme geldiğini ancak mali riskler ve ailesinin itirazı nedeniyle buna sıcak bakmadığını söylediği öğrenildi.
Kemal Can, daha sonra üst düzey yetkililerin devreye girmesiyle Silopi termik santrali dışında kalan medya grubunun satın alınması için pazarlıkların başladığını kaydettiği aktarıldı. Can’ın, “Önce 600 milyon dolar konuşuldu, ardından 575 milyon dolarda anlaşıldı. 275 milyon dolar peşin, 75 milyon dolar kısmen olmak üzere toplamda 350 milyon dolar ödedim. Kalan 225 milyon dolar için de vadeli ödeme planı yapıldı” dediği kaydedildi.
“KENAN TEKDAĞ, SATIN ALMA SÜRECİNDE ARACILIK YA DA YÖNLENDİRME YAPMADI”
Satış sürecinde yalnızca bir kez Turgay Ciner’le yüz yüze geldiğini belirttiği öğrenilen Kemal Can, “Kenan Tekdağ bu sürecin başında yer aldı. Süreç tamamen bahsettiğim şekilde tamamlanmıştır” ifadelerini kullandığı aktarıldı.
Kemal Can’ın, “Ciner Medya’nın devralınması sürecinde Kenan Tekdağ’ın aracılık ya da yönlendirme rolü üstlenmiş midir?” sorusuna “Üstlenmemiştir” şeklinde yanıt verdiği öğrenildi.
Tekdağ ile aralarındaki ilişkinin yalnızca “beşeri münasebet” olduğunu söylediği belirtilen Kemal Can, “Ciner Medya devrinde herhangi bir kolaylık karşılığında menfaat sağlamadım. Böyle bir durum söz konusu değildir” dediği öğrenildi. Show TV ve HaberTürk’ün bulunduğu yönetim binasında yalnızca kendisine ait bir ofis olduğunu belirttiği aktarılan Can’ın, burayı sadece üç kez karşılama ve ağırlama amaçlı kullandığını ifade ettiği belirtildi.
“ÜST DÜZEY YETKİLİLERİN YÖNLENDİRMESİYLE DOĞA KOLEJİ GÜNDEME GELDİ”
Doğa Koleji’nin satın alınma sürecine de değindiği öğrenilen Can’ın, konuyla ilgili, “Başlangıçta Türk Telekom’un satın alınmasına yönelik bir finansal mühendislik planı vardı, kredilendirme yöntemiyle sürece dahil olmuştuk. Ancak Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Türk Telekom ve Turkcell Varlık Fonu’na devredildi. Bu süreçte üst düzey yetkililerin yönlendirmesiyle Doğa Koleji’nin devralınması gündeme geldi” dediği öğrenildi.
Kemal Can, İTÜ’den devralınan kolejin ciddi borç yüküyle karşılarına çıktığını, zaman içerisinde toplamda 570 milyon dolar ödediklerini, koleji borca batık durumdan kurtarmak için bu adımı attıklarını, ödemelere dair tüm bilgi ve belgelerin mevcut olduğunu söylediği aktarıldı.
BİLGİ ÜNİVERSİTESİ SATIŞINDA “ÜST DÜZEY DEVLET YETKİLİSİ YÖNLENDİRDİ” VURGUSU
Kemal Can’ın, Bilgi Üniversitesinin satın alınmasını ise üst düzey devlet yetkililerinin yönlendirmesiyle gerçekleştiğini ifade ettiği öğrenildi. Can’ın, üniversitenin toplamda 90 milyon dolara, bir kısmı taksitli olmak üzere satın alındığını, üniversitenin ABD’nin elinden alınarak yerli statüye kazandırılması hedeflendiğini, kendilerinin de bu çerçevede satın aldıklarını ifade ettiği aktarıldı.
Kemal Can’ın; üniversite üzerinden örgütlü yapıya eleman kazandırıldığı ve kara para aklandığı iddialarını reddettiği öğrenildi. İfadede, üniversitenin yönetim kadrosunun üst düzey devlet yetkililerinin onayıyla oluşturulduğu bilgisi yer aldı.
Kemal Can’ın ifadesinde, şu sözlere de yer verdiği öğrenildi: “Satın almada kullanılan tüm finansman, bankalarda kullanılan tutarlar ve bankalara aktarılan meblağlardır.”