Yahudilik, Siyonizm, Sebataizm, Masonluk 2 – Salih BORA

Yahudi Taassubu
“En az üç bin senelik melun Yahudi taassubu diye de, dilde, örf ve ananelerde en küçük ıslahata yanaşmadan zamanımıza kadar gelmiştir. Bizce en zor alfabe İbranicedir. Keza en bol hurafe ve irticaa taviz veren, hatta tipik bir irtica sistemi üzerine müesses olan din yine İbranî dinidir, Bu böyle olduğu halde üç bin seneden zamanımıza kadar en küçük tadilat ve revizyona tâbi tutulmadan îbranîlik mürteci dininin, muğlâk lisanı, en karışık alfabesi ve en korkunç kan emmeleri ile hıyanetini devam ettirmiş ve ettirmektedir. İbranilik dışındaki en iptidaî natüralist semavî dinler îbranîliğin yanında en pozitif bir dindir. Bu devirde Afrika vahşileri dahi insan kanını emmeği terk etmiş olmalarına rağmen; îbranîlik terk etmemiş ve İbranî olmayanların kanını kendilerine mubah görecek ve bu vahşetin müdafaasını yapacak kadar şuursuzlaşmışlardır.”
Bu pasajda Yahudilik, yalnızca bir din değil, bir “ontolojik tehdit” olarak kodlanır. Bu kodlama dünyanın her tarafında asırlarca yapılmıştır. Çünkü Yahudilerin yaptıkları böyle sonuçlara yol açmıştır. Değişmeyen, dönüşmeyen, kendini revize etmeyen bir yapı olarak tanımlanması, onu zamanın dışında ve düşmanlığın içinde bir yere yerleştirir. Bu, Atilhan’ın metinlerinde sıkça rastlanan “örtülü savaş” anlatısının temelidir. Yani Yahudilik, Atilhan’a göre, sadece geçmişte değil, şimdi ve gelecekte de tehdit oluşturan bir sistemdir. Haddizatında 1935 yılında M. Kamal’ın mason örgütlerini kapattıktan sonra başına gelenler de, son iki yıldır yaşananlar da bu söylemin doğruluğunu –şüphe götürmez biçimde- gösteriyor. Bu sistem, dil yoluyla, din yoluyla, bilim-teknoloji-kültür yoluyla ve nihayet “kan yoluyla” milletin içine sızar. Bu söylem, klasik komplo teorilerinin tüm öğelerini barındırır: gizli plan, değişmeyen düşman, içerden işleyen sistem ve uyanması gereken millet… Ayrıca yadırganması da yadırgamayı ve ayıplamayı gerektirir, komplo teorisi de bir teoridir, mutlaka bilgi ve yoruma dayanır.
Atilhan’ın metni bir “uyarı manifestosu” gibidir. Yahudi, Siyonist, sebataist ve masonlarla ilgili yapılan bu neviden uyarı hamlelerinin tamamı 1900’lerden beridir, belli bir oranda yürek ister. Çok şeyi riske atmak anlamına gelir. Yazara göre Yahudilik, bir “sistemli hıyanet”tir, sadece bir inanç değildir. Bendeniz buna, yalancılık, hilekarlık, hırsızlık da ekleyebilirim. Hatta bu yahudi milletinde ahde vefa da yoktur. Bunca olumsuz özellik saydıktan sonra ahde vefa aramak da zaten muhal tabi. Konuya dönersek, bu hıyanet, alfabe kadar karmaşık, dil kadar muğlak, tarih kadar köklüdür. Bu sistem, milletin imanını, ahlâkını ve gençliğini tehdit eder. Bu yorumlar, metnin kendi iç mantığını temel alır. Kaldı ki şahsen Tarihsel doğruluğunu da etik geçerliliğini de kabul ederim. Metnin kurduğu bir dünya ve yazarın bu konuda yadsınamayacak kadar birikimi var. Cumhuriyet tarihinde bu konuda en çok yazan kişiden söz ediyoruz. Bu kişinin, Balkan Savaşlarından itibaren vatan hizmeti gördüğünü de dikkate almalıyız.
Bu pasajda Atilhan, Yahudiliği tarihsel bir “kan emici” din olarak tanımlar. Dinsel eleştiri, biyolojik ve ahlâkî bir suçlamaya dönüşür. İbranice dilinin zorluğu bile bir “hurafe” göstergesi olarak sunulur. Konu buraya gelmişken bilgi verelim: İbranice, 19. yüzyıl sonlarına kadar yalnızca dini metinlerde ve dua ritüellerinde kullanılan, gündelik hayatta konuşulmayan bir dildir. Modern İsrail’in kuruluşuyla birlikte bu “ölü dil”, Eliezer Ben-Yehuda’nın öncülüğünde yeniden yapılandırılır, kelime dağarcığı genişletilir, gramer modernize edilir ve çocuklara öğretilerek bir konuşma dili haline getirilir. Buradaki hedef, diaspora deneyimiyle parçalanmış Yahudi halkını ortak bir kültürel zeminde birleştirmektir. Konu dil meselesine gelmişken bunu da söyleyelim (yeri gelmese de söylerdim): Türkiye’deki Dil Devrimi geçmişle mesafe koymayı amaçlarken, İsrail’deki dil politikası geçmişle bağ kurmayı hedefledi. Bu terazide denge yok, bu tartıyı kur(du)ran kim?
Bu söylem, antisemitizmin antropolojik bir biçimini yansıtır, teolojik değildir mesele. Bu kan ve kan emicilik konusunda daha fazla ayrıntı için bakınız “İğneli Fıçı, Tarih Boyunca Yahudi Mezalimi” kitabı.
Yazar: Salih BORA –
Yayın Tarihi: 16.10.2025 09:00 –
Güncelleme Tarihi: 14.10.2025 10:18
Kaynak: Kitap Haber