Davaya Adanan Bir Ömür: Ya Tahammül Ya Sefer

Davaya Adanan Bir Ömür: Ya Tahammül Ya Sefer
Mustafa Kutlu, Türk hikâyeciliğinin mihenk taşıdır. Süslü cümlelerle onu övmek ne denli yersiz olsa da bunun bilinmesi gerekir. Onu okumak Anadolu’nun gönlü hoş eden diyarlarını satır satır dolaşmak gibidir. Onu okumak hikmetli bir iklimi solumak, bereketli sofralardaki lezzetli ve hoş yemekleri hüsnüniyetle tatmak gibidir. Onu okumak en kalbî hisleri ta derinden yaşamaktır.
Kutlu, Ya Tahammül Ya Sefer adlı kitabında davayı, dava adamlığını, davadan kopanları ve bu mihverde gelişen olayların serencamını kendine has, zarif ve halis bir üslupla anlatıyor. Anadolu’nun bir şehrinde dergi çıkaran, dernek faaliyetleri yürüten ve insanlığa hitap eden bir grup arkadaşın yürüttükleri davayı ve bu uğurda yaşadıklarını fotoğraflıyor. Yaşları itibarıyla hayli genç olan bu arkadaşların eğitim hayatları devam ediyor. Amaçları kendi davalarını yaymak, insanlığa faydalı eserler üretmek, çıkardıkları yayınların okunmasını sağlayarak gençlere şuur telkin etmek. Kendilerine biçtikleri bu dava aşkı onları bir yere kadar beraber götürse de yıllar geçtikçe davadan kopanlar oluyor.
Hikâye, bu gençlerin ilerleyen yıllardaki hayatlarını da anlatıyor dedik. Aynı gaye çevresinde bir araya gelip sonradan muhtelif sebeplerle bu gayeyi terk edenlerin resmini çiziyor Kutlu. Çizdiği bu resimde davadan ayrılanların hayatlarını ibretlik pasajlar sunarak inceliyor. Davayı yarı yolda bırakıp hayatın keşmekeşine karışarak dünyalıklara meyledenler oluyor. Kimisi iş hayatına atıldıktan sonra bambaşka âlemlere akarken kimi de politik menfaati uğruna geçmişteki dostlukların üzerine sünger çekiyor. Murat ve Kerim’in dışındakiler maalesef davanın neferi olmaktan cayıyorlar.
Asım Bey’in oğlu İlhan, davayı babasının kütüphanesindeki eski dergilerden öğreniyor. Babasının gençlik yıllarındaki arkadaşlarını o dergilerden tanıyor. İlhan; okumayı, araştırmayı, tefekkür etmeyi seviyor. Nitekim kendisi de içinde bulunduğu haşmetli hayattan şikâyet ediyor. Farklı bir karakteri var İlhan’ın. Onların içkili sofralarına, yazları gidilen köşke ve oradaki sohbetlere, annesinin bol kahkahalı arkadaşlarına hep kuşkuyla yaklaşıyor. Bu yönü yüzünden ailesiyle ters düştüğü durumlar oluyor.
Murat ise davadan hiçbir zaman vazgeçmiyor. Yalnız kalıp maddi imkânsızlıklar yaşasa da davanın yürümesi için çaba sarf ediyor. Gençliğinde benimsediği ideali her şeye rağmen sürdürüyor. Yanındakilerin bir yaprak gibi sağa sola savrulması onu üzse de ülküsünden vazgeçmiyor. Çıktığı kutlu seferi, nihayete erdirme gayesinden hiç ayrılmıyor. Vefatında ise müthiş bir vefakârlık örneği gösteriliyor kendisine. Cenazesine, gençliğinde beraber yürüdüğü arkadaşlarından son zamanlarında tanıdıklarına kadar herkes katılıyor.
Mustafa Kutlu, aynı ideal etrafında toplanan, inandıkları davayı yüceltmek isteyen bir grup arkadaşın zaman yolculuğundaki akıbetini anlatıyor. Hikâyenin teması, muhtevası ve iletmek istediği düşünce son derece ehemmiyet arz ediyor. Kutlu, oluşturduğu karakterlerle ve kurduğu güçlü bağlarla esasen hayatın gerçeklerini de gözler önüne seriyor. Olayların akışı farklı zamanlardan kesitler şeklinde ilerlese de en nihayetinde o irtibatı kurabiliyorsunuz.
Burhan ALSAN
KUTLU, Mustafa, Ya Tahammül Ya Sefer, Dergâh Yayınları, Ocak 2020, İstanbul.